Çöküş
Jared DIAMOND
İtiraf etmek gerekir ki, Jared Diamond bu dünyanın başına gelen güzelliklerden eşine zor rastlanır bir güzelliktir. Zeka, entellektüellik… Kitaplarının hepsini okumanın (yada dinlemenin) yarattığı zenginleşmeyi hissedeceksiniz. Çöküş isimli kitabındaki sarsıcı, uyarıcı ve yol gösterici bilgilerle yüzleşmeye hazır mıyız?
Toplumlar başarısızlığı yada başarıyı nasıl seçerler?
Başlangıç için;
Yapıcılar yok oldular, bu kadar emek harcayarak yaptıkları muazzam yapıları terk ettiler. Bir zamanlar böylesine kudretli olan bir toplum nasıl olur da sonunda çökebildi? Bu toplumların yurttaşlarına ne oldu? Göç mü ettiler? (Etmişlerse) neden göç ettiler? Yada çirkin bir ölümün kurbanı mı oldular?
Bu romantik gizemin aslında şu düşünce yatıyor: Böyle bir kader eninde sonunda bizim de zengin toplumumuza musallat olur mu? Bir gün turisler New York’un paslı harabelere dönmüş gökdelenlerine, bizim bugün Maya şehirlerinin ormanlarla bütünleşmiş haraberilerine baktığımız gibi bakacaklar mı?
Bunu düşünmek, bu şekilde sormak biraz, nasıl denir, dram mı?
Hemen karamsarlığa kapılmayalım. Her zaman olduğu gibi, kurtuluşumuz mevcut… Olaylarda sandığımız gibi büyük bir gizem söz konusu değil gibi görünüyor.
Bu gizemli yokoluşlara en azından kısmen ekolojik problemlerin neden olduğu fikri uzun zamandır dile getiriliyor: İnsanlar, toplumlarının sırtını dayadığı çevresel kaynakları kasıt olmaksızın yok etmiş olabilirler. Kasıtsız ekolojik intihara –ekointihara– ilişkin bu şüphe son yıllarda arkeologlar, klimatologlar, tarihçiler, paleontologlar ve palinologların (polen bilimciler) keşiflerle kesinlik kazanıyor. Geçmiş toplumların çevrelerini tahrip ederek kendi çöküşlerine yol açtıkları süreçler sekiz kategoriye ayrılıyor ve bu kategorilerin görece önemleri vakadan vakaya değişiklik gösteriyor:
1. ormansızlaştırma ve habitat yıkımı
2. toprak problemleri (erozyon, tuzlanma ve toprak verimliliği kayıpları)
3. su yönetimi problemleri
4. aşırı avlanma
5. aşırı balık avlama
6. sonradan getirilen türlerin yerli türler üzerindeki etkileri
7. insan nüfusunun artışı
8. artan kişi başına gelirin etkisi
Bir toplumun çöküşünün yalnızca çevre tahribatına bağlanabileceği bir örnek bilmediğini aktaran yazar, her zaman başka faktörler de olduğu düşüncesiyle kitabını oluşturduğu çerçeveyi paylaşıyor:
Bu faktörlerin dördü;
1. çevre tahribatı 2. iklim değişikliği 3. düşman komşular 4. dost ticaret ortakları her toplum için anlamlı olabilir yada olmayabilir.
Beşincisi; toplumun çevre problemlerine müdahaleleri ise her zaman anlamlıdır.
Yazar Çöküş ile ne kastediyor?
“Çöküş derken, uzunca bir süre içinde, kayda değer bir alanda insan nüfusunun hızla düşüşünden ve/veya siyasal/iktisadi/toplumsal karmaşadan bahsediyorum.”
Jared Diamond
!!!!!!
Tuzlanma denilen bir sorun var, bu büyük sorunun gözümüzün önünde olan sonuçları da var, şöyle ki;
“Bazı tuzların ürünler üzerinde belirli zehirli etkileri var ancak tuz yoğunlaşması toprak suyunun geçişme basıncını artırarak ve köklerin geçiş yoluyla suyu emmesini zorlaştırarak ürünler üzerinde genel bir zararlı etkiye yol açıyor. Bu yoğunluktaki bir suyun içeriğindeki çözünmüş bor, selenium ve diğer zehirli maddeler sağlığınıza da (yaban hayatına ve sürülerinize de) zarar verir. Tuzlanma bugün ABD’nin dışında Hindistan, Türkiye ve özellikle de Avustralya gibi ülkelerde bir probleme dönüşmüştür. Geçmişte Mezopotamya’daki en eski uygarlıkların çöküşüne katkıda bulunmuştu: Tuzlanma, eskiden dünya tarımının önde gelen merkezi olan Irak ve Suriye’ye “Bereketli Hilal” adının verilmesinin neden acı bir şakaya dönüştüğünü açıklayabilir.“
Geçmiş toplumlar bölümü yani ikinci bölüm favorim.
Bu kısımda, aşağıdaki toplumların yok oluşları, ilk bölümdeki çöküşe sebep olan faktörlere göre inceleniyor. Ormansızlaşma, iklim…vs sorunlarını takip eden, açlık ve yamyamlığa varabilen sonlar.
- Paskalya Adası, Pitcairn ve Henderson Adaları, Antik Halklar (Anasazi ve komşuları), Mayalar, Vikingler, Nors Toplumu
Kitabın ikinci kısmının devam eden bölümlerinde geçmişte yok olan ve var olmayı başaran toplumların yaşamları, ‘neden’leri ve ‘nasıl’ları üzerinde duruluyor.
Burada harika bir bilgi var, Vikingler’in genişlemesi. Nereden geldiler, nerelere gittiler, buyrun;

Üçüncü bölümün konusu Modern Toplumlar.
Bu bölümde, yakın tarihli ve şu anda; Afrika (Ruanda), Dominik Cumhuriyeti ve Haiti, Çin ve Avusturalya’nın geçmişlerinde yaşadıkları çevresel tahribatın bugünkü durumu ve gelecek ile ilgili öngörüler, yapılabilecekler ve artık dönülemez olan yollar aktarılıyor.
Burada Avustralya hakkındaki detaylara bakmamız, insanın doğaya bilerek yada bilmeyerek, ufak görünen müdahalelerinin nasıl sonuçlara neden olduğu hakkında fikir vermesi açısından yararlı olacaktır;
Tavşanlar ve tilkiler ait olmadıkları bir ülkeye kaç milyon dolarlık zarar verebilirler? Yada bir bitki türü…?
- “1800’lerle Avustralya’ya, Britanya’dan tilki ve tavşan getirerek kendileri için yarattıkları karmaşa. Bugün bunlar yerli olmadıkları bir çevreye yabancı türlerin verdiği zararlar arasındaki en feci iki örnek olarak görülüyor. Tilkiler, daha önce tilki deneyimi olmayan Avustralyalı memeli türleri avlamaya ve yok etmeye devam etmiş, tavşanlar ise koyun ve sığırlar için ayrılması gereken bitkilerin çoğunu tüketmiş, yerli otobur memelilerle rekabete girmiş ve açtıkları deliklerle yer altına zarar vermişlerdir.”
- “1935’te şekerkamışına dadanan iki kımıl zararlısını yok etmek üzere getirilen dev karakurbağaları bu görevi yerine getirememenin yanı sıra üstüne bir de yüz bin milkarelik bir alana yayıldılar. Bu yayılmanın başlıca sebepleri, yirmi yıla kadar yaşayabilmeleri ve dişilerinin yılda otuzbin yumurta bırakmasıydı. Kurbağalar zehirli oldukları için hiçbir yerli Avustralya hayvanı tarafından yenilmiyor ve böcek kontrolü adına yapılmış en kötü hatalardan biri olarak görülüyor.”
“Zararlıların çoğu, neden oldukları zarar ve her yıl kontrol edilmeleri için açısından çok pahalıya mal oluyor. Örneğin; tavşanlar için yıllık birkaç yüz milyon dolar, sinekler ve keneler için altı yüz milyon dolar, bir çayırlık maytı için iki yüz milyon dolar, diğer kımıl zararlıları için iki buçuk milyar dolar, yabani otlar için üç milyar dolardan fazla vb.”
Avustralya’nın çevresel problemleri ve çevresel kaygıları, sivil toplum kuruluşları ile sağladıkları farkındalık arasındaki yarışı hangisinin kazanacağını yaşayıp göreceğimiz deyişiyle bölüm sonlanıyor.
Dördüncü bölüm Pratik Bilgiler ile ilgili… Geniş bir bölüm, dikkat çekenler;
Neden Bazı Toplumlar Feci Kararlar Alıyor?
Problemi öngörememe, ortaya çıkan problem algılayamama, algılanan problem çözmeye girişmeme, problem çözmekte başarısız olma.
Toplumların başarılı ve başarısız olmasının çevreler arasındaki farkların etkisi olduğunu belirten yazar, toplumların kendi eylemleriyle de kendilerini kurtarma veya mahvetme tercihleri yaptığına dikkat çekmeyi amaçlıyor.
İlerleme biçimlerimizi düzeltebilir ve gelecekteki başarı şansımızı arttırabileceğimiz gerçeği ile bölümü noktalıyor.
Büyük İşletmeler ve Çevre: Farklı Koşullar, Farklı Sonuçlar
Yazar bu bölüme, tüm modern toplumların yenilenemez (petrol ve metal gibi) ve yenilenebilir (odun ve balık gibi) kaynakları çıkararak yaşamını sürdürdüğü gerçeğiyle başlıyor.
Ziyaret ettiği petrol sahalarını ve farklılıklarını ele alıyor, detaylı bir şekilde inceliyor. Önlem almanın maliyetinin, sorun yaşanmasının ardından oluşacak maliyetlerden daha ekonomik olduğuna çarpıcı bir şekilde vurgu yapıyor.
Kazanılmış Toprak Olarak Dünya: Tüm Bunların Bizim için Anlamı Ne?
Bu bölümü birebir yazardan alarak, bitiriyoruz;
“Dünya toplumumuz şu anda sürdürülemez bir yolda gidiyor. Çevresel problemlerimizden herhangi birinin önümüzdeki on yıllar için yaşam tarzımızı sınırlamaya yeterli olacaktır. Bunlar, elli yıldan az süresi kalmış fünyelere sahip zaman ayarlı bombalar gibi. İnsanlar sıkça soruyor: ‘Bugün dünyanın karşı karşıya olduğu en önemli çevre/nufüs problem nedir?’ Özlü bir yanıt şu şekilde olabilir: ‘açık ara en önemli problemimiz, açık ara en önemli problemimizi bulmaya çalışmamız!’”